Hekimsen Batı Anadolu Şube Başkanı Uz. Dr. Ebru Karaca Uçar , amasız, fakatsız, hiçbir  koşul veya şart öne sürmeden asistanların hak arama eylemlerinin yanında olduklarını söyledi. İnsan hekim olsa, yine başka bir hekime muhtaç, asistan kardeşlerimiz, gelecekte benim de doktorlarım olacak dedi. 

Asistanlar adına açıklamayı Anestezi 1. Yıl Asistanı Dr. Selim Yalçın Bey yaptı. 

Dr. Selim Yalçın şu ifadeleri seslendirdi:

"Bizler, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde görev yapmakta olan asistan hekimleriz. Görev yaptığımız iller ve bölgelerdeki en zor vakalarla baş etmeye, en ağır hastaları tedavi etmeye çalışıyoruz. 
Bugün, sağlık sistemi içerisindeki ağır hasta yükünün önemli bir bölümünü üstlenen asistan hekimler olarak, haklarımızı savunmak için ülke çapındaki üniversitelerde çalışan asistan arkadaşlarımızla bir araya geldik. Bu basın açıklamasını meslek örgütlerimizle birlikte tüm ülkede tek ses olarak yapma kararı aldık. 

Sağlık Bakanlığı’na, Yükseköğretim Kurulu’na, hocalarımıza, tüm hekim ve sağlık emekçisi arkadaşlarımıza ve halkımıza sesleniyoruz. 
Özlük haklarımız için verdiğimiz mücadelemiz sürerken, yaklaşık 1 yıl önce bizlere sözler verilmiş, müjdeler duyurulmuştu. Aradan geçen sürede, bu sözler yerine getirilmediği gibi, bu sözleri verenler halen beklememizi isteyerek bizi açıkça oyalamaktadır.
Başta sağlıkta şiddet olmak üzere, yüksek nöbet sayıları, nöbet ertesi izin hakkı, tek kalemde yatan ve emekliliğe yansıyan ödemeler gibi taleplerimiz konusunda hala somut ve gerçekçi adımlar atılmamıştır. Ek ödemeler yoluyla, performansa teşvik diyerek kelime oyunlarıyla, geleceği belirsiz ve günü kurtaran geçici çözümler sağlıktaki sorunları çözümü olamaz.

12 Ağustos’ta yayınlanan Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği ile yine ek ödemeler üzerinden bir gelir artışı sağlanmıştır. Ancak yayınlanan yönetmelik, üniversitede çalışan hekimleri Yükseköğretim Kurulu’na bağlı oldukları gerekçesiyle kapsamamıştır. Mevcut durumda Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan hekimler ile üniversite hastanelerinde çalışan hekimler arasında, aynı işi yapmalarına rağmen, 2 kattan daha fazla gelir farkı oluşmuştur.

İtirazlarımız sonucunda Yükseköğretim Kurulu’nun da buna yönelik bir çalışma başlattığı duyurulmuş fakat net bir karar ve tarih ilan edilmemiştir. Aylardır bekleyen bizlere yine belirsiz vaatler ve bekleme süreci reva görülmüştür. 

Bu sorunun çözülmemesi halinde uzmanlık eğitimi için üniversite tercihlerinin azalacağı ve hatta şu anda üniversite hastanelerinde çalışmakta olan asistan hekimlerin istifa edeceğini tahmin etmek zor değildir. Üniversite hastanelerinde çalışan asistan hekimler olarak bırakın araba sahibi olmayı, dışarda yemek yemeyi, kiralarımızı ödeyememekte, geçinememekteyiz.

Ayrıca, getirilen bu yönetmelik ile, geleceğin hekimlerini ve bilim insanlarını yetiştiren, tıp eğitimindeki yeri yadsınamaz temel tıp bilimleri alanlarında görev yapan öğretim üyeleri ve asistan hekimler, taban katsayısı üzerinden klinik branş hekimlerinden ayrılıp "gelir getirmeyen hekimler" olarak dışlanmıştır. Bu onur kırıcı ve kabul edilemez bir durumdur. 
Performansı ortadan kaldırma iddiasıyla duyurulan bu yönetmelik, gerek taban katsayı ayrımlarıyla gerekse belirsiz teşvik uygulamasıyla performans sistemini daha da perçinlemiştir. Mevcut zihniyet değişmezse, hekimler önümüzdeki dönemde bilimsel araştırmayı, halk sağlığını, tıp eğitimini önceleyen bölümleri tercih etmeyecek; en çok teşvik kazanabileceği bölümleri tercih edecektir. Şimdiden yan dal uzmanlık kadroları boş kalmakta, gelir getirmeyecek ana dallar tercih edilmemektedir. Branşları ve hekimleri yarışa sokup kârlılık üzerinden ödeme yapan bu sistemi değil, gerçek anlamıyla performansa dayalı olmayan bir sistemi talep ediyoruz. 
Sürekli görmezden gelinen, sesleri duyulmak istenmeyen yabancı uyruklu asistan hekim arkadaşlarımız da bütün bu iyileştirilmelerden muaf tutulmakta ve asgari ücretin altında ödemelerle, birçoğu da sigortasız olarak çalışmaktadır. 
Aylardır müjde şeklinde duyurulan iyileştirmelerin hayata geçirilmesi konusunda hala tatmin edici uygulamalar yapılmamıştır. Etkili bir sağlıkta şiddet yasası çıkarılmamış, güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları oluşturulmamış, özlük haklarımızda iyileştirmeler yapılmamıştır. 
Gelinen noktada; biz asistan hekimler olarak, 36 saat mesaiye, üç beş dakikada hasta bakma dayatmasına, yoğun çalışma koşulları sebebiyle eğitime ayrılan sürelerin yetersizliğine, sağlık çalışanlarına şiddete karşı, ortak mücadele ederken, hak ettiğimiz gelir talebimize cevap olduğunu iddia eden yeni yönetmelikle, hekimlerin bölünme çabasına prim vermeyeceğimizi bildiririz. 
Yönetmelikle birlikte ek ödeme kapsamı dışında kalan üniversitelerin tıp ve diş hekimliği fakülteleri asistan ve uzman hekimleri olarak; ortaya çıkan adaletsizliğin ortadan kaldırılarak, hepimiz için insanca yaşamamıza yetecek, güvencemize katkı sunacak, gerçek ve emekliliğe yansıyan bir ücret artışı talebimizin takipçisi olacağımızı, bununla birlikte asgari ücretin altında ücretlerle çalışan yabancı uyruklu asistan hekim arkadaşlarımızın hakları da dahil diğer bütün özlük haklarımızı alma yolunda mücadele edeceğimizi; 
15 Eylül 2022 tarihine kadar tatmin edici düzenlemeler, YÖK/SBA/yabancı uyruklu asistan hekim gibi ayrımlara gidilmeden uygulamaya geçirilmezse; bu tarihten sonra Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde iş bırakma eylemleri de dahil olmak üzere, hak arayışımızı daha gür sesle yapacağımızı  bildiririz."