Öğrenci Velileri Derneği (ÖVDER) Eskişehir Şube Başkanı Arzu Yılçın şu açıklamaları yaptı;
"2022- 2023 eğitim- öğretim yılı yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarının gölgesinde dün itibariyle başlamıştır. Paralı eğitim odaklı, rantçı, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelen eğitim- öğretim süreci biz veliler ve öğrenciler için daha zil çalmadan önce zaten sıkıntı ve sorunlarla başlamıştı.
Dilediğimiz okula ve öğretmene kaydolmak için bizden zorunlu bağış altında istenen ücretlere bu sene geçen seneye göre %300-%500 artan kıyafet ve kırtasiye masrafları eklenmişti. Bir çocuğun okula başlaması için en az 2500 TL -3500 TL harcanması gereken bu süreçte dün itibariyle masraflara bir de servis ücretleri eklendi. En kısa mesafenin 600 TL olarak belirlendiği servislerde bu miktar uzak mesafelerde 1000 TL yi bulabilmektedir. Asgari ücretle yaşayan pek çok insanın bu ücretleri karşılayamayacağı ortadadır. Zaten bu gerçeklik okullaşma oranlarındaki düşüşle de kendini göstermektedir.
Bizleri önümüzdeki ilk günlerde yine okul aile birlikleri ve öğretmenler üzerinden yapılacak aidat katkı baskısı beklemektedir. Çocuklarımızın daha iyi eğitim alması için bizlerin de katkı da bulunması gerektiği, okullara ayrılan bütçelerin yetersizliği ve çocukların daha iyi eğitim alması için bunun zorunlu olduğu söylemleri ile tüm sınıflarda ve okul koridorlarında duyulacaktır.
Son zamanlarda okullarda karşılaştığımız en önemli sorunlardan birisi de öğrencilerin beslenme sorunudur. Yapılan araştırmalara ve gözlemlerimize göre ülkemizde her dört çocuktan biri okula aç gitmiş ve birçok öğrenci okulda yemek yemeden günü tamamlamıştır.
Bir litre kutu sütün 20 lira, bir poğaçanın 5 TL, bir meyve suyunun 7 TL olduğu düşünüldüğünde, çocuklarına her gün ayrı bir beslenme çantası hazırlamak durumunda kalan aileler sütü, meyveyi, kuruyemişi geçelim, peyniri, zeytini bile alamaz hale gelmiştir. Sağlıklı beslenme alışkanlığının çocukların sadece büyüme ve gelişiminde değil, okul başarısı üzerinde de son derece etkili olduğu bilinmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat süreleri kısalmakta, algılamaları azalmakta, zaman zaman öğrenme güçlüğü ve öfke ve davranış bozuklukları gelişebilmekte ve benzeri nedenlerden dolayı okul başarıları düşebilmektedir.
Okula aç giden çocuk sayısı artarken, ülkemizin pek çok kentinde okulda ücretsiz sağlıklı beslenme programı çağrıları yapılmaktadır. Özellikle ekonomik krizle birlikte hızlı artan yoksullaşma, öncelikle en hassas durumdaki çocukları etkilemiştir. Türkiye’de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamamaktadır. Bu noktada yapılacak en acil eylem, dünyada 130 ülkede uygulandığı üzere bir an önce okullarda kamunun öğle yemeği hizmeti sunmasıdır.
Bu hizmetin hem Anayasada yerini bulan Parasız eğitim hakkı, hem Avrupa Sosyal Haklar komitesince belirlenen “sosyal yardım hakkı ve yoksulluk ve sosyal dışlanmaya karşı korunma hakkı” gereğince zorunlu olduğunu belirtiyor , yetkilileri bu noktada acil göreve çağırıyoruz.
Daha önce de aktardığımız gibi bu ülkenin kaynakları betona, geçilmeyen köprülere, gidilmeyen hava alanlarına, oto yollarına harcanacağına bu ülkenin geleceği olan çocuklara aktarılmalıdır.