Zafer Partisi Eskişehir İl Başkan Yardımcısı Arben Sürdemir şu ifadeleri kullandı;

Zaferleri ve mazisi şan ve şeref dolu Türk Milleti! Değerli Eskişehirliler...

Ağustos ayı, Türk’ün var oluş kaderini çizdiği, kendisine biçilen kefeni yırtıp attığı ve zaferlerle taçlandırdığı bir ay oldu. 951 yıl önce Sultan Alp Arslan komutasındaki Türk Orduları, Malazgirt’te zaferi kutlarken; 100 yıl önce ise, Aziz Atatürk’ün önderliğindeki Türk Orduları Büyük Taarruz’u başlatarak 30 Ağustos’ta zaferle neticelenen yeni bir destana imza attı. 

  Ancak bu destan, hiç kolay yazılmadı... Eskişehir’imiz, yüz yıl önce büyük çileler çekti. Dün Eskişehir mutasarrıfı, Hürriyet ve İtilaf’ın adamı Hilmi Bey memleketimizin direnişçilerini düzenbozan olarak nitelendirirken bugün ise İstiklal Harbi yürütmüş, şehrimizden sayısız delege çıkarmış Gazi Meclisin adını anmak dahi istemediğim bir eski başkanı, düşman işgalinden kurtulmamızı kutlamamıza adice dil uzatmaktadır.

Hürriyet ve İtilaf tohumu, Fesli Deli aşığı bu gerici zihniyete hatırlatmak isteriz ki memleketimiz, İstiklal Harbi’nin beş önemli safhasının üçünü bizzat yaşadı. Büyük acılar çekti, katledildi, yakıldı, yıkıldı... Şimdi sormak isterim. Bunca acıdan kurtularak, siyasi ve iktisadi bağımsızlığımızı yeniden kazanmamızı kutlamamız size neden batmaktadır?

Sözde muhafazakarsınız... Yunan Karargahı olan Kurşunlu Camii’nde Türklerin yeniden namaz kılmasından mı rahatsızsınız? Yoksa Damat Ferit’in adamı Hilmi Bey’i ve gerici düzeni protesto eden kent aydınlarımızın mücadelesi mi sizi üzdü? 250’den fazla sivili ölmüş, üç binden fazla hane ve dükkan ile 10 mektebi ve 150 dönüm ormanı yakılmış Eskişehir için övgü dolu sözler sarf eden Atatürk’e rahmet okumamız mı zorunuza gitti yoksa 1800’lerin sonunda yakaladığı gelişmişliği birkaç senede yitiren şehrimizin, Cumhuriyet ile kısa sürede ayağa kalkması mı sizleri rahatsız etti?

Fetihler kutlansın, bugünler fetih değil demişsiniz. Bugün yaşasa sizin için “Tez kellesi vurula” diyecek ecdadın istismar ettiğiniz fetihlerinden dem vurana kadar, birkaç sene önce sınırın hemen yanındaki Süleyman Şah’ı bir terör örgütünün ültimatomu ile mezarından kaçırmadınız mı? Fetihten bahsediyorsunuz... Savaşmadan toprak bırakmak da nedir? 20 senede Yunan’a verdiğiniz ve şimdilerde seçim rantı oluşana kadar seyirci kaldığınız yirmiden fazla ada ve kayalıktan, “Yes be Annem” diyerek Kıbrıs’ı peşkeş çekmekten bahsetmiyorum bile... Mutasarrıf Hilmi kılıklı açılım dönemi valilerinizin, şehirlerimizi terör yuvasına çevirdiğini, yüzlerce şehit verdiğimizi de hatırlatalım mı?

Tüm bunlar hafızalardayken milli mücadelemize ve kanımızla elde ettiğimiz kazanımlarımıza; bu kazanımlarımızı nasıl ve ne şekilde anacağımıza söz söyleyenler dün mutasarrıf Hilmi Bey’in talihsiz sonundan ders almıyorlarsa bizim bağımsız yargı öncülüğünde hesaplaşmamızı beklesinler. Unutulmasın ki bu şehir, dün milli direnişçi dedelerini rahmetle hatırladığı gibi Yunan’a erzak verenleri de biliyor... Ve şimdilerde sizleri de bir köşeye not ediyor.
Cumhuriyet devrimlerine, Aziz Atatürk’ün miras ve hatıralarına gönülden bağlı Eskişehir’imizin, işgalden kurtuluşunun 100. yılını dünden daha büyük coşkuyla kutluyor, Ulu Önder ve silah arkadaşları ile nice isimsiz kahramanlarımızı rahmetle anıyorum. Bu vesileyle, işgalci zihniyetlerden de kurtulmamıza bir yıldan az kaldığını bir kez daha hatırlatıyorum.
Yaşasın Türk Milleti’nin zaferi! Saygılarımla...