Dünya erkekse eğer, güneş olan kadınlarımız.
Analarımız, bacılarımız, kızlarımız…
Yaşamımıza can veren, yaşamımıza renk katan, ışıtanlarımız.
Kadınlar, kadınlarımız, genç kızlarımız, analarımız, büyük annelerimiz…
164 yıl önce, 8 Mart’ta, dokuma işçisi kadınlarımızın korkmadan salladığı gibi, şimdi de sallayalım bayraklarımızı.
“8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde şanlı bir direniş başladı. Kadın dokuma işçileri olarak eşit işe eşit ücret istendi. 16 saatlik çalışma süresinin on saate indirilmesi için örgütlenilen o eşsiz dayanışmada, o bitmeyen kavgada 115 güneş şehit oldu.
Kavga bitmemişti ve 8 Mart 1908’de yeniden ateşledi kadınlarımız. Bu kez toprağa 129 güneş daha verildi.
1910 yılında Klara Zetkin önerince 8 Mart’ı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlama hakkını kazandı ve yaklaşık 164 yıllık mücadelenin sonunda tırnaklarıyla elde ettiği zaferi perçinledi kadınlarımız.”
O anlamlı günü, bu günlere, günümüze dek taşıdı kadınlarımız.
Değerli kadınlarımız, güneşlerimiz:
“Yüz yıllar boyunca savaşlara, savaşların her türüne karşı koydunuz. Savaşlarda en çok ızdırabı yine siz kadınlar, analar, çektiniz; çünkü ölenler evlatlarınız, eşlerinizdi.
Cinsiyet ayrımcılığına, cinsel, töresel baskılara en ön saflarda direndiniz. Kadının köleleştirilmesine, erkek egemen topluma ve ikinci sınıf insan dayatmalarına pamuk yumuşaklığında; ama çelikten sert barikatlar kurdunuz.
1975’te BM kararıyla dünya emekçi kadınlarının bu günü “8 Mart Dünya Kadınlar Gününe” dönüştürülüp içi boşaltılınca bile gocunmadınız. Tek bir gün olsa da kadın olmak, kadın kalmak, kadınca haykırmak için rıza gösterdiniz.
Asla yılmadınız, yorulmadınız. Beyinlerdeki ve yüreklerdeki tutsaklık zincirinin kırılması gerektiğini hiç çekinmeden haykırdınız.
Mutlu bir dünya kurulması özlemiyle verilen mücadele:” Kadınlar olmadan kazanılamaz.” dediniz.
164 yıl sonra bugün de her 8 Mart’ta duymayan kulaklara, görmeyen gözlere inat, coşkuyla birleştiniz, örgütlendiniz. Ve gelecek nesillere örnek oldunuz, olmaya devam ediyorsunuz; devam edeceğiz.”
Genç kızlarımız töre cinayetlerine, küçük kızlarımız çocuk evliliklere kurban veriliyor; intihara itiliyor. Kadınlardan, analardan başka gören yok, dur diyen yok.
Kadın olmak, hep zordu; şimdi de zor. Ancak zor, oyunu bozar. Eğitimli, güçlü kadınlarımız da var bizim. Bir kez ayağa kalkmaya görsün analar, bacılar, “8 Mart” falan dinlemezler… Dünya yerle yeksan olur. İşte o zaman vay haline kadın düşmanlarının…
8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü “kutlu olsun…